Neden fotoğraflar doğru bir şekilde kurtarılırken videolar kurtarılamıyor?
Dijital fotoğraf makineleri ve video kameralarda kullanılan biçimlendirilmiş hafıza kartlarından veri kurtarılırken sık karşılaşılan bir sorun, fotoğrafların genellikle doğru şekilde kurtarılmasına rağmen videoların bozuk çıkmasıdır. Bunun nedeni çoğunlukla, fotoğraf çekme ve video kaydetme işlemleri esnasında verilerin hafıza kartına yazılma biçimlerindeki farklılıklardan kaynaklanmaktadır. Fotoğraflarda süreç oldukça basittir; sensör pozlandığı anda dosyayı kaydetmek için gerekli tüm bilgiler zaten bellidir. Bu nedenle, Exif bilgilerinin de yer aldığı uygun bir başlık (header) hemen oluşturulabilir ve tüm dosya, bölümde uygun yere tek parça halinde kaydedilebilir.
Videolarda durum farklıdır. Kayıt cihazı, videonun ne kadar süreceğini önceden bilmez. Bu nedenle, kayıt bitene kadar uygun başlığı oluşturamaz. Ayrıca kaydedilen video verisini kayıt sonuna kadar tampon bellekte (buffer) tutmak da risklidir, çünkü tampon bellek taşabilir. Bu yüzden video materyali, başlık oluşturulmadan anında karta yazılır.
Fotoğraf makinesi ve video kamera yazılımları bu görevi farklı şekillerde yönetir. Başlığın sonradan oluşturulacağı bir alan ayırmak ve ek yardımcı dosyalar üretmek gibi yöntemler mümkündür. Ancak en basit ve bu nedenle de oldukça yaygın bir yöntem önce video akışını olduğu gibi kaydetmek, ardından kaydın sonunda başlığı oluşturmaktır. Bu yaklaşım dosyanın iki parçaya bölünmesine neden olur. Bu parçalar dosyanın ana bölümünü içeren, genellikle bir küme boyutundaki büyük bir bölüm ile dosya başlığını içeren daha küçük bir bölümdür.
Bölümde (partition) bu dosyayı tanımlayan geçerli meta veriler var olduğu sürece bu iki parça doğru sırayla okunabilir ve dosya sorunsuz açılabilir. Ancak bölüm biçimlendirildiğinde bu meta veriler silinir ve yerine bölümü “boş” olarak tanımlayan yeni bir meta veri yazılır. Veri kurtarma programlarının çalışma şekli nedeniyle bu durum parçalanmış dosyaların otomatik olarak kurtarılmasını çok zorlaştırır veya neredeyse imkansız hale getirir.
Veri kurtarma programları nasıl çalışır?
Temel olarak tüm veri kurtarma programları benzer şekilde çalışır. Bu programlar medyanın belirli bir alanını tarar ve mantıksal yapılara veya dosyalara ait olabilecek karakteristik kalıpları ararlar. Veri kurtarma programlarının genellikle hızlı tarama ve ayrıntılı (derin) tarama olmak üzere iki temel tarama modu vardır. Programlara göre bu modların isimleri değişse de işlevleri büyük ölçüde aynıdır.
Hızlı tarama modu dosya sistemi mantıksal yapılarının kalıntılarını, bu yapıların bulunmasının en muhtemel olduğu yerler olan medyanın başı ve sonu ile tespit edilen bölümlerin (partition) başı ve sonunda arar. Bulunan yapı parçalarında yer alan adresleri takip ederek dosyaların konumunu belirlemeye çalışır. Bu yöntem, mantıksal yapılarda yalnızca hafif hasar olduğunda hızlı ve olumlu sonuç verebilir; ancak hasar daha ciddi ise yöntem yeterince hassas değildir ve hâlâ kurtarılabilir birçok dosya bu yöntemle bulunamayabilir.
Ayrıntılı tarama daha yavaştır; çünkü her sektörü programın veritabanında tanımlanmış yapılara uyup uymaması açısından analiz eder. Bu yöntem yalnızca dosya sistemi meta verisinin tanımladığı yapı içindeki dosyalara göre değil, onlardan bağımsız olarak çeşitli dosya türlerine ait imzalara (signature) dayanarak da dosya bulabilir (RAW search, чёрновое восстановление). Çoğu dosya türü, dosyanın başlangıcını gösteren, bazılarında da dosyanın sonunu gösteren karakteristik bir yapıya (imzaya) sahiptir.
Meta veri zarar görmüşse bir dosyayı kurtarmanın tek pratik yolu çoğu zaman imza ile aramadır. Bu yöntemde program, bulunan dosya imzasının başlangıcından itibaren sektörleri kopyalamaya başlar; dosya türüne göre bir bitiş imzası varsa ona kadar, yoksa bir sonraki dosyanın başlangıcına veya bölümün sonuna kadar devam eder. Bu yüzden bazı durumlarda programların absürt derecede büyük boyutlu dosyalar kurtarması mümkündür. Bunun bir başka sonucu da parçalanmış (fragmented) dosyalar yalnızca kısmen kurtarılabilir, dosyaya başka dosyalardan parçalar karışabilir, bu da doğrudan dosya bozulmasına yol açar. Ayrıca imzaya göre kurtarılan dosyalar, dosya sistemi meta verisi yok olduğu için orijinal dosya adlarını, klasör konumlarını, tarih ve diğer özniteliklerini tamamen kaybeder.
FAT dosya sistemleri hakkında temel bilgiler.
FAT dosya sistemleri (File Allocation Table – Dosya Ayırma Tablosu) 1970’lerin sonlarına, disketlere ve CP/M işletim sistemine kadar uzanan bir geçmişe sahiptir. Bu nispeten basit dosya sistemleri ailesi, işletim sistemleri tarafından geniş çapta desteklendiği için taşınabilir depolama aygıtlarında —özellikle dijital fotoğraf makinelerinde kullanılan hafıza kartlarında — yaygın olarak kullanılmaktadır. FAT dosya sistemi ailesi günümüzde dört dosya sistemini içerir: FAT12, FAT16, FAT32 ve exFAT (bazı kaynaklarda FAT64 olarak da geçer). Bu sistemler, meta veri ayrıntıları açısından birbirinden farklıdır ancak genel mimarileri ve çalışma prensipleri ortaktır.
Bir FAT bölümü, önyükleme sektörü içeren ayrılmış bir alanla başlar ve FAT32 ile birlikte bunun bir kopyasını ve FSInfo yapısını da içerir. Önyükleme sektörünün iç yapısı sistem sürümüne bağlı olarak değişiklik gösterse de, her zaman bölüme ilişkin temel bilgileri içerir; örneğin konumu, küme boyutu (her zaman 2’nin kuvveti olan sektör sayısı cinsinden ifade edilir), dosya ayırma tablolarının sayısı, konumu ve boyutu gibi. Sonraki bölümde dosya ayırma tablolarının (genellikle iki adet) bulunduğu alan yer alır ve FAT12 ile FAT16 sistemlerinde kök dizin alanı da burada bulunur. Bölümün geri kalan kısmı ise verilerin depolandığı kümeleme alanı tarafından kullanılır.
FAT32 ve exFAT sistemlerinde kök dizin, küme alanında (cluster area) bulunur. Bunun iki önemli avantajı vardır: Birincisi kök dizinin kendi alanı dolduğu için yeni dosya & klasör eklenememesi gibi eski FAT sistemlerinde görülen sorunlar önlenirken, ikincisi ise bölümün genelinde yer olsa bile kök dizin alanının dolması gibi saçma bir sınırlama ortadan kalkar. Yeni FAT sürümlerinde kök dizin bir kümeyi doldurduğunda, kalan kısmı bir sonraki kümede tutulur. Bu ise parçalanmaya (fragmentation) yol açabilir. Dizin yapısının ayrıntıları dosya sistemleri arasında farklılık gösterir. Ancak bilmemiz gereken tek önemli şey şudur: Bir dizin girdisi (directory entry), dosyanın ilk kümesinin konumunu ve dosya boyutunu içerir.
Dosya boyutları genellikle bir kümeden büyük olduğundan, dosyalar çoğu zaman birden fazla küme kullanır. FAT tablosu, dosyanın hangi kümelerde bulunduğunu gösteren bir adres zinciri barındırır. Bu tabloda sırasıyla: FAT12’de 12 bitlik sayılar, FAT16’da 16 bitlik sayılar, FAT32 ve exFAT’te 32 bitlik sayılar bulunur. Ancak FAT32’de en yüksek 4 bit her zaman sıfırdır, bu nedenle adresleme gerçekte 28 bittir. Bu, FAT32’nin tasarlandığı dönemde kullanılan eski 28 bitlik LBA adresleme (Mantıksal Blok Adresleme - Logical Block Addressing) sınırlamasından kaynaklanır.
FAT tablosunun ilk iki girişi (0. ve 1.küme), tabloyu tanımlayan bir imza için ayrılmıştır. Bu nedenle FAT dosya sistemlerinde küme numaralandırması 2.küme ile başlar. Sonraki girdiler, bir dosyanın ardışık kümelerini gösterir. Tablo ayrıca özel değerler içerir:
0x000, 0x0000, 0x00000000 → Boş küme
0xFFF, 0xFFFF, 0x0FFFFFFF (FAT32) ve 0xFFFFFFFF → Küme zincirinin sonu (dosyanın son kümesi demektir)
0xFF7 / 0xFFF7 / 0x0FFFFFF7 / 0xFFFFFFF7 → Hasarlı küme (bu küme dosya tahsisi sırasında atlanır).
FAT bölümünü biçimlendirmenin sonuçları.
Bölümleri biçimlendirmenin iki temel yöntemi vardır: hızlı (quick) biçimlendirme ve tam (full) biçimlendirme. Hızlı biçimlendirmede (Quick Format) dosya ayırma tablosu (FAT) sıfırlanır (bölümdeki tüm kümeler boş olarak işaretlenir) ve kök dizindeki tüm girdiler silinir. Bu işlemler, bölümdeki verilerin mantıksal yapıdan erişilemez hale gelmesine neden olur. Ancak veriler, üzerine yeni bir şey yazılmadığı sürece halen kurtarılabilir durumdadır.
Hızlı biçimlendirme sonrasında dosyalar olduğu gibi kalır, alt dizinler de silinmez (sadece bağlantıları kaybolur). Bu nedenle mantıksal yapının en azından kısmen de olsa yeniden oluşturulması çoğu zaman mümkündür. Eğer küme boyutunu biliyorsak ve veri alanının (cluster area) başlangıç konumunu belirleyebilirsek, alt dizinlerde bulunan ilk küme numaraları üzerinden dosyaları doğru dizinlerle eşleştirebiliriz. Ayrıca çoğu cihaz biçimlendirmeyi varsayılan ayarlarla yaptığı için yeni bölümün parametreleri genellikle eskisiyle aynı olur. Bu da kurtarmayı kolaylaştırır. Bununla birlikte, kök dizin tarafından doğrudan adreslenen dosyalarla ilgili bilgiler tamamen kaybolur.
FAT tablosunun kaybı, daha ciddi bir soruna yol açar: Sadece kesintisiz (fragment edilmemiş) dosyalar kolayca kurtarılabilir. Parçalanmış dosyalarda, dosya parçalarının hangi kümelerde bulunduğunu gösteren bilgiler tamamen yok olur. Bu bilgi geri getirilemeyeceği için parçalanmış dosyalar çoğu durumda kurtarılamaz. Bu yüzden verilerin kurtarılabileceği bir bölümün formatlanması, özellikle de insanları yanlış yönlendiren bazı internet forumlarında önerildiği gibi, asla yapılmamalıdır.
Tam biçimlendirme, tüm bölümün silinmesi anlamına gelir ve verileri geri döndürülemez şekilde yok eder. Bu işlem sırasında, tüm sektörler okunur ve kontrol edilir, hasarlı sektör tespit edilirse bunların bulunduğu kümeler “bozuk” olarak işaretlenir. Günümüzde birçok cihaz hızlı biçimlendirmeyi varsayılan olarak kullanır, ancak bazı cihazlar hâlâ tam biçimlendirme de yapabilir.
TRIM işlevi, dosya sisteminde kullanılmayan bölgelerin fiziksel olarak silinmesine yol açabileceği için veri kurtarma açısından risklidir. Bu nedenle veri kurtarma amacıyla kullanılan bir bilgisayarda bu özelliği devre dışı bırakmak daha iyidir. Ayrıca özellikle Windows 10 ve Windows 11 gibi yeni işletim sistemlerinde TRIM desteğinin sistem güncellemeleri sırasında otomatik olarak etkinleştirilmediğinden emin olmak gerekir.
Hafıza kartı formatlandıktan sonra video kurtarma uygulaması.
Daha önce açıklandığı gibi, dijital fotoğraf makineleri ve video kameralar videoları kaydederken dosyaları genellikle parçalanmış olarak depolar. Bu durum, videoları kurtarmayı oldukça kolay hale getirir. Tipik bir durumda dosyanın ilk kümesi ve başlığı (header) ayrı bir yerde bulunur, geri kalan tüm kümeler ardışık olarak büyük bir blok halinde kaydedilmiştir. Bu yapı sayesinde, dosyanın başlığı ile video verilerini içeren kümeler doğru bir sırayla birleştirerek tek bir bütün dosya haline getirilebilir. Bu işlem pratikte nasıl yapılır? Bu nispeten basit bir görevdir. Metin bu noktada pratik yöntemlere giriş yapıyor. Yani, video başlığı ve veri kümeleri belirlenir, kümeler doğru sırayla birleştirilir, başlık verisi eklenerek tam bir video dosyası elde edilir.
Küme boyutunun belirlenmesi.
Küme boyutunu belirlemek nispeten basit bir işlemdir. Varsayılan ayarlarla biçimlendirilmiş bir bölüm çoğu zaman tam olarak aynı küme boyutuna sahip olur. Bu nedenle, önyükleme kaydını (boot record) kontrol ederek boyut kolayca bulunabilir. Biraz daha zor ama daha evrensel bir yöntem ise, kaybedilen önyükleme kaydı durumunda da işe yarayan, FAT tablosu boyutu ile bölüm boyutunu karşılaştırmaktır. Belirli boyuttaki bir bölüm, daha az sayıda ama daha büyük kümeler veya daha çok sayıda ama daha küçük kümeler içerebilir. Küme sayısı matematiksel olarak FAT tablosunun boyutuyla ilişkilidir.
RAW arama ile bulunan dosyaların boyutlarını kontrol etmek de daha az analitik çaba gerektiren bir başka yöntemdir. Çoğu zaman, en küçük bulunan dosyalar tek bir küme boyutundadır. Dizin (directory) parçalarını aramak da yardımcı olabilir; dizin kayıtları kümelere eklendikçe tek küme halinde kolayca parçalanır. Son çare olarak, deneme-yanılma yöntemiyle çeşitli olasılıklar test edilebilir. Küme boyutu sektör cinsinden her zaman 2’nin kuvveti olarak ifade edildiği için, test edilmesi gereken varyant sayısı sınırlıdır. En mantıklı seçeneklerden, örneğin belirli bir dosya sistemi ve bölüm boyutu için varsayılan değerler ile başlamak gibi, başlanabilir.
Dosyaların sıralamasının belirlenmesi.
Bu görev oldukça basittir ve veri kurtarma programlarının çalışma prensipleri bize yardımcı olur. İmza (signature) ile arama yaparken, programlar bulunan dosyalara otomatik olarak isim verir. Genellikle bu isimler, dosyanın bulunduğu LBA sektör numarasını içerir. Program yazarına bağlı olarak bu isimler ek sembollerle süslenebilir (örneğin “f,” “$” vb.), ancak bu, dosyaların sıralanmasını etkilemez. Dosyaları bölümdeki gerçek konumlarına göre sıralamak için yalnızca dosyaları isimlerine göre sıralamak yeterlidir.
Video materyalini içeren küme sırasının başlangıcının belirlenmesi.
Bu işlemin zorluğu büyük ölçüde bölümde saklanan içeriğe bağlıdır. Eğer bölüm yalnızca videolar içeriyorsa, işlem nispeten basittir. Dosyaları doğru sıraya koyduktan sonra, dosya başlıklarını (header) içeren kümeleri kesip önceki dosyalara eklemek yeterlidir.
Ancak pratikte hafıza kartına hem fotoğraf hem de video kaydedilir ve genellikle rastgele bir sıralama vardır. Bu durumda bir video, yalnızca bir önceki videonun sonrasında değil, bir fotoğrafın ardından da kaydedilmiş olabilir. Bu nedenle kurtarılan dosyaları sıraya koyduğumuzda, videodan önce gelen fotoğrafın boyutu olağan dışı büyük olabilir veya videodan önce gelen fotoğraflar sadece tek bir küme olabilir.
Bunun nedeni, veri kurtarma programının, bir sonraki dosyanın başlangıç imzasını bulamadığında, sonraki kümeleri orijinal boyutu aşsa bile önceki dosyaya eklemesidir. Fotoğraflar, fazladan eklenmiş içeriklere karşı çok toleranslıdır ve taşıdıkları gereksiz içeriklere rağmen doğru bir şekilde açılabilir. Bu durum, fotoğrafların örneğin kötü amaçlı kod taşımak için kullanılabilmesinin bir sebebidir. Bizim amacımız, fotoğrafı fazla kümelerden arındırmak ve bu kümeleri doğru video dosyası başlığı ile birleştirmektir.
Peki bu kadar büyük bir dosyada fotoğrafın sonu ve videonun başlangıcı nasıl bulunur? Dosya sonu imzası olan dosyalarda dosya sonu imzasını bulmak, hangi kısmın fotoğraf, hangi kısmın video olduğunu belirlemeye yardımcı olur. Böylece bir dosyanın nerede bittiğini, bir sonraki parçanın nerede başladığını belirleyebiliriz. Dosya başı imzası genellikle öngörülebilir ve sabit bir konumda bulunur (her zaman dosyanın ilk baytları değil), ama dosya sonu imzası sektörde herhangi bir yerde olabilir. Bu nedenle uygun bir arama motoru ayarı gerekir.
Deneme-yanılma yöntemi, özel beceri gerektirmez, fakat sıkıcı ve zaman alıcıdır ve çok sayıda dosya ile çalışırken verimsizdir. Tipik bir fotoğraf boyutu kadar kümeyi kesip fotoğraf olarak kabul ederiz, kalan kısmı video olarak atarız. Dosyayı yanlış kesersek video oynatılmaz ama fotoğraf doğru açılırsa da yine de çok büyüktür. Dosyanın çok büyük bir kısmını video olarak kesip çok az kısmını fotoğraf olarak bırakırsak da fotoğraf tamamen açılmaz.
Dosya boyutunu küme boyutuna bölerek kaç küme kullanıldığını hesaplayabiliriz. Sonucu her zaman yukarı yuvarlamayı unutmayın, çünkü bir dosyanın tek bir baytı bile başka bir kümeyi tamamen işgal ederse o küme tamamen o dosyaya ayrılır. Dosya boyutu bilgisi bazen dahili meta verilerinde bulunabilir. Fotoğraflar için bu bilgilerin Exif‘te saklanıp saklanmadığını kontrol etmek faydalı olur. Daha zor ama daha evrensel bir yöntem de dosya adından belirlenen LBA adresini küme adresine çevirmek ve küme numarasına göre dosyayı tanımlayan dizin kaydını bulmaktır. Bu mümkündür çünkü dijital fotoğraf makineleri genellikle kök dizine değil “DCIM”, “IMG”, “MOV” gibi isimlere sahip alt dizinlere kaydeder, bu nedenle bu alt dizinlerin içeriği formatlama sırasında kaybolmaz. Uygun kaydı bulmak, dizin kaydında yer alan bilgilere dayanarak dosya boyutunun doğru bir şekilde belirlenmesini sağlar.
Bu yöntem hem fotoğrafların hem de videoların boyutunu belirlemek için kullanılabilir. İlk durumda, veri kurtarma programı tarafından bulunan fotoğrafın, gerçek fotoğrafın ne kadarını içerdiğini öğreniriz. İkincisinde ise, uygun başlığı içeren kümeye ekleyeceğimiz video akışını kesmek için geriye doğru kaç küme gitmemiz gerektiğini hesaplayabiliriz. Bu yöntemin pratik bir dezavantajı, çok sayıda dosya içeren alt dizinlerin kolayca parçalanması ve genellikle tüm bölüm boyunca tek tek kümelere dağılmasıdır. Bir sonraki alt dizin kümesinin en olası konumu, mevcut alt dizin kümesindeki son kayıtta tanımlanan dosyanın hemen ardından gelen kümedir.
Veri kurtarma programı tarafından bir videoya eklenmiş bir fotoğrafı ayırmak için kullanılabilecek diğer pratik bir yöntem, *.jpg dosyaları ve çeşitli video formatları gibi sıkıştırılmış verilerin yüksek entropiye sahip olması ve dosyanın bitiminden sonra sektörün bir kısmının sıfırlanmış olması gerçeğine dayanır. Fiziksel tahsis biriminin sonuna (veya yarı iletken tabanlı medyalarda genellikle kümenin sonuna) hizalanmış şekilde dosya içinde sıfırlanmış bir parça bulmak, genellikle görüntünün video akışından ayrılması gereken yerini tespit etmemizi sağlar. Yukarıda açıklanan yöntemlerin her biriyle, programlar tarafından kurtarılan dosyaların dizin içerik parçalarıyla karışma riski konusunda da farkında olmak önemlidir. Bu içerik genellikle, deneyimsiz kullanıcılar tarafından bile kolayca tanınabilir; parçalar ASCII formatında okunabilir.
Dosyaların birleştirilmesi ve kontrol edilmesi.
İşlemin son aşaması, belirlenen ve doğru sıraya konulmuş “küme başlığı – dosyanın geri kalanı” çiftlerini tek bir bütün haline getirmektir. Bu görev, diğer tüm aşamalar gibi, herhangi bir hex editör kullanılarak yapılabilir. Ancak pratik nedenlerle, LBA sektör adreslemesi ve tercihen küme adreslemesini destekleyen bir programı tercih etmek faydalı olacaktır. Daha büyük tahsis birimleri (allocation units) ile çalışmak, kopyalan kümenin dosya parçalarının yanlış seçilmesinden kaynaklanabilecek hataları önlemeye yardımcı olur.
Parçalanma (Fragmentation) – Zorluk Seviyesi: Yüksek.
Bazı durumlarda, parçalanma yalnızca kayıt yönteminden kaynaklanan video dosyalarının iki parçaya bölünmesinden daha ciddi olabilir. FAT dosya sistemleri oldukça basittir ve sürücüleri, dosya parçalanmasını önlemek için gelişmiş algoritmalara sahip değildir. Özellikle, daha önce silinmiş dosyalardan boşaltılmış kümelerin bölüm genelinde dağılmış olması parçalanmayı kolaylaştırabilir.
Dosya sisteminin mantıksal yapısını tanımlayan meta verilerde hatalar oluştuğunda ve chkdsk programı çalıştırıldığında dosya bozulması ve parçalanma meydana gelebilir. Bu program, çoğu zaman mantıksal yapıya daha da zarar vererek bazı kümeleri (çoğunlukla mevcut dosyalara ait olanları) “file№№№№.chk” dosyaları olarak adresler. İkincil hasara neden olma riski yüzünden, chkdsk, fsck veya scandisk gibi araçların kullanılması önerilmez. Özellikle sektör bazında bir yedek alınmadan, bu araçları kullanmak ciddi bir hata olur ve veri kurtarmayı ciddi bir şekilde engelleyebilir veya tamamen imkansız hale getirebilir.
FAT sistemlerinin basit yapısı, parçalanmış dosyaların kurtarılması için umut verir. Dosyalar genellikle ilk boş kümelere yerleştirilir. Bu, sağlıklı ve tam dosyaları işgal eden kümeleri ayırmayı ve kalan kümelerden en azından bazı dosyaları yeniden birleştirmeyi mümkün kılar. Dizin kayıtlarında saklanan bilgiler, dosyanın ilk küme konumu ve dosya boyutu bilgileri (silinmiş dosyalar için ilk karakter 0xE5 ile değiştirilmiştir), bu aşamada faydalı olabilir.
Bu bilgiler sayesinde kümeler daha büyük gruplar halinde birleştirilebilir ve tek bir dosyanın parçalarını içerebilecek şekilde yeniden düzenlenebilir. Dosya kaybının nedeni format dışı mantıksal yapısal bozulmalar (yanlış yazma, chkdsk kullanımı vb.) ise FAT tablolarını analiz etmek önemlidir; tercihen her iki kopyayı da kontrol ederek aralarındaki farklara dikkat etmek gerekir. Bazı dosya türleri için, dahili meta verileri ve yapılarını analiz etmek, doğru küme zincirlerini seçip doğru sırayla birleştirmeyi kolaylaştırabilir. Ancak bölüm ne kadar çok kullanılmış ve yazma işlemleri ne kadar fazla yapılmışsa, bu görev o kadar zorlaşır.
İlave olarak Çapraz-bağlı dosyaların (Cross-linked files) ortaya çıkmasıdır. Çapraz-bağlı dosyalar, en azından kısmen aynı kümeleri kullanan farklı dosyalardır. Elbette bir küme yalnızca bir dosyanın içeriğini barındırabilir, bu nedenle kümelerde en son yazılan dosyanın parçaları bulunur. Sonuç olarak, bu kümelerde parçaları bulunan dosyaların tam olarak doğru bir şekilde kurtarılması mümkün olmayabilir, çünkü içerikleri kısmende olsa başka bir dosya tarafından bozulmuştur (üzerine yazılmıştır).